Öne Çıkan Yayın

Uyku Rutuni

Merhabalar Uzun zamandır herkesin sorduğu beklenen yazı uyku rutuni, Öncelikle burada yazacaklarım püf noktaları ve rutunin özeti nite...

31 Mayıs 2016 Salı

BEBEK SULARI NASIL OLMALI

Merhabalar,

6. ayın dolmasıyla beraber bebekler katı gıdaya geçiş yapar. Dünya sağlık örgütü 6. aydan sonra katı gıdaya geçişi önermektedir. Katı gıdaya başlanması ile beraber doktorlarımız bebeklere su içirin tavsiyesinde bulunur. Bu zamana kadar bunu düşünmeyen anne baba normal su, kaynatılmış su, bebek suyu vs arasında gider gelir.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar. Bebek suyu diye özel bir su dünyada yoktur. Hatta ve hatta ülkemizde bebek suyu adı altında satılan bir çok firmanın suyu vardır. Bu suların arkasını okuduğunuzda yada internet sitelerine baktığınızda kullanılan suyun , o markanın diğer ambalajlı halindeki sudan farksız olduğu yazılmıştır. Yani x markasının bebek suyu ile x markasının damacana suyu arasında hiç bir fark yoktur. Tek fark ambalajlarıdır. Yani arada fark olarak ödediğimiz tutar suya değil ambalaja gider.
Peki biz bebeğimiz için nasıl bir su bulmalıyız. Bu sorunun cevabı çok basit kendimiz için nasıl bir su içiyorsak bebeğimiz içinde aynı suyu kullanacağız. Su alırken markadan daha çok içeriğindeki mineral değerlere bakmamız gerekiyor. Öncelikle aldığımız suyun phı en az 7.5 seviyelerinde olmalı. Vücudumuzun phı 7.5 tur. Biz 7.5 ph altında su içerek bu phı düşürürüz. Sertlik ve ph aynı şeyler değildir. Ph’ı 14 santimetrelik bir cetvele benzetebiliriz. Bu cetvelde 7 nötr, 7’den 0’a kadar asidik, 7’den 14’e kadar ise bazik olarak ifade edilir. Yani phı 7.5 üstüne çıktıkça sudaki oksijen oranı artar, suyun metabolizmaya katkısı artar. Bir diğer dikkat etmemiz gereken konu sodyum. Bebekler için sodyum çok önemlidir. Yüksek sodyumlu sular böbrekleri yorar, o yüzden hem kalp sağlığı hemde kendimiz için düşük sodyumlu, sodyum diyetine uygun suları hatta sodyum oranı 2 nin altındaki suları tercih etmeliyiz. Bir diğer değer kalsiyum oranı. Ne yazık ki ülkemizdeki sularda kalsiyum oranları düşük. Kalsiyum oranı 250 ye en yakın su bizim tercih etmemiz gereken sudur. Bizim ülkemiz sularında bu oran 10-75 arası değişiyor. Daha sonra dikkat etmemiz gereken bir başka değer magnezyum, bu oranda 75mg a ne kadar yakınsa o kadar iyidir. Magnezyum açısından zengin sular kalp sağlığı içinde yararlıdır.
 Ayrıca seçeceğimiz suyun biokarbonat oranının 600 mg üstünde olması ve karbonat içermesi hem böbreklerimiz hem sindirimiz açısından çok faydalıdır. Suların etiketlerine baktığımızda etiketin altında toplam mineral değeri yazar(bu her markada yok) . Ülkemizdeki içme sularının tamamı düşük mineralli su sınıfında. Litre başına 500 mga kadar olan sular düşük mineralli, 1500 mg üstü olan sular yüksek mineralli sulardır. Seçeceğiniz sudaki mg miktarı ne kadar yüksekse o kadar faydalıdır.
Gelelim damacana, pet ve cam olayına. Tabi ki bu seçenekler arasında en sağlıklı olanı camdır. Camda mikroorganizma üreme şansı damacanalara göre çok düşüktür. İşin aslında damacana yada pet şişeleri tek kelimede sağlıksız demek çok yanlış olur. Önemli olan güneşin altında bekleyip beklememesi. Damacana veya pet şişelerde bu risk var. Bunun için olabildiğince cam şişede su tercih edin. Artık bir çok firmanın cam damacanası da var. Bu damacanalar içinde yapabiliyorsanız pompa kullanmayın. Bir sürahi veya şişeye doldurarak kullanın.

Yine bu yazılanları tek tek araştıramam araştırılmışı var mı diye soranlara, elbette ki var:)

Ben olabildiğince bu değerleri tutturan yüksek kalsiyum oranlı diğer sulara göre yüksek mineral değerli, sodyum oranı çok düşük ve cam damacana servisi olan belki de çok az duyduğunuz bir markayı kullanıyorum.

Taşkesti Su
15 lt cam damacana fiyatı 11 tl

Hem bebeğimiz için hem de kendimiz için kullandığımız bu suyu herkese tavsiye ederim.




30 Mayıs 2016 Pazartesi

ŞİŞLİ ORGANİK (EKOLOJİK) PAZARI



Merhabalar,



Son zamanlarda sağlıklı yaşam için trend hala gelmiş organik ürünlerin satıldığı Türkiyenin ilk organik pazarından bahsetmek istiyorum.

Öncelikle bir ürünün organik olması için o ürünün organik sertifikası olması gerekiyor. Bu sertifikada öyle yoldan geçen herkese verilmiyor şartları var. Peki nedir bu organik tarım. Organik tarım tam anlamıyla ;

Organik tarım(Ekolojik tarım veya Biyolojik tarım);tarımsal ilaç,suni gübre,hormon,antibiyotik ve zararlı gıda katkı maddeleri gibi uygulamaları yasaklayan,üretimden tüketime her aşaması kontrollü,doğal kaynakları en iyi şekilde kullanarak sağlıklı tarımsal ürünler üretilmesini sağlayan bir tarım sistemidir.



Organik tarım (Ekolojik tarım veya Biyolojik tarım);ekolojik dengenin korunması,her türlü bitkisel,hayvansal ve su ürünleri üretimi ile kullanılacak girdilerin organik tarım metoduna uygun olarak üretilmesi veya temini ,orman ve doğal alanlardan organik tarım ilkelerine uygun olarak ürün toplanması ,bu ürünlerin işlenmesi,ambalajlanması,etiketlenmesi,depolanması,taşınması,pazarlanması,kontrolü,sertifikalandırılması ve denetimini amaçlayan,çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen modern tarımsal üretim tekniklerini kullanmayı kabul eden ,her aşaması kontrollü,kayıtlı ve sertifikalı bir üretim şeklidir.


Organik tarım(Ekolojik tarım veya Biyolojik tarım);ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği amaçlayan,toprak verimliliğini,çevrenin korunmasını ve gıda güvenliğini esas alan bir tarımsal üretim sistemidir.

Tüm bu ifadeler ışığında Organik-Ekolojik-Biyolojik Tarım;kimyasal gübre ve pestisit gibi yapay dış girdileri kullanmaksızın,sürdürülebilir verimliliğe dayalı,çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden ,toprak verimliliğini ve gıda güvenliğini esas alan üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve kayıtlı olan sertifikalı bir üretim şeklidir.


Organik sertifikası almak içinde


http://www.bahcedenorganik.com/p/organik-urun-setifikasi-nedir-nasil-alinir ilgili linkten detayları öğrenebilirsiniz.
 Ülkemizde birçok markette ve birçok internet sitesinde organik ürünleri çok kolay bir şekilde bulabilirisiniz.

Gelelim biz asıl konumuza:)


Şişlideki pazar Buğday derneği tarafından organize edilen Türkiyenin ilk ekolojik pazarı. Cumartesi günleri Şişlideki Bomonti bira fabrikasının arkasındaki pazar yerinde kuruluyor. Pazara girmek için mutlaka organik sertifikası şartı aranıyor ve sık sık pazarda ürünler kontrol ediliyor. Pazar İstanbul da ki en büyük organik pazar.


Bebeğimizin katı gıdaya geçişinde her anne baba gibi olabildiğince ve gücümüz yettiğince herşeyin en doğalını bulmak için bu pazara yolumuz düştü. Pazarda sebze, meyve çeşitlerinden, süt ürünlerine, kozmetikten, temizlik maddelere kadar bir çok ürün satılıyor. Satıcıların hepsiyle tek tek muhabbet edip ürünler hakkında bilgi alabiliyorsunuz. Fiyatlara gelince bazı ürünler elbette ki normal pazara göre pahalı, ama bazı ürünler kafa kafaya diyebilirim. Örneğin muz 7 lira, yumurta 75 kuruş. 3 litre süt 13 tl. Pazardan bir ürün alıp tattığınızda gerçekten aradaki farka değdiğini ve bu zamana kadar ne yediğinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Buğday derneğinin istanbulun bir çok köşesinde kurduğu ekolojik pazarlar mevcut. Bu pazarlara derneğin sitesinden ulaşabilirsiniz.


 Ülkemizin maddi durumunu düşündüğümüzde tabiyki bu pazardan herkes alışveriş yapamaz ama en azından küçük bebeklerimize her şeyden tadımlık alabilir ve 20 tl gibi bir ücretle o hafta çocuğunuza ilaçsız, zararlı kimyasallar kullanılmamış doğal ürünler alabilirsiniz.

Yolunuz düşerse gözlemelerden de yemeyi ihmal etmeyin:)





Kalın sağlıcakla.
 
 
 

 

 

28 Mayıs 2016 Cumartesi

BEBEKLER İÇİN GÜNEŞ KREMİ SEÇİMİ

Merhabalar,

Yaz mevsiminin de gelmesiyle beraber tatlı bir deniz hazırlığı başlar.
Tabi ki bebeklerimiz için de yaz hazırlığı yapmalıyız. Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için piyasada çok fazla bebek güneş kremi mevcut. Kafa karışıklığı da burada başlıyor. Öncelikle faktör olayından başlayalım. Her anne baba bebeği daha iyi korunsun diye en yüksek faktörlü ve bildiğimiz meşhur markaların kremlerini alıyor. Fakat bu kremlerin içeriğini hiç kimse merak etmiyor. Bebeğimizi ve kendimizi güneşten korurken ne kadar kimyasala maruz kalıyoruz kimse düşünmüyor. En basit örnekle 30 faktör ile 50 faktör koruma arasında konu ile ilgili bilgi sahibi olmadığımız zaman epey uçurum var gibi gözüküyor. Ama kazın ayağı öyle değil. 30 faktör koruma ile 50 faktör koruma arasında sadece %3 evet yanlış okumadınız yazıyla da yüzde üç bir koruma farkı var. Ama 50 faktör korumalı kremlerde 30 faktöre göre kat ve kat kimyasal mevcut. Sevgili anne ve babalar yaz için öncelikle çocuklarınızı uv korumalı şapka , tişört, mayo gibi eşyalar alın. Güneşin en tepede olduğu 11:00-16:00 saatlerini odanızda yada gölgede geçirin. Tabi bunlat tek başına yetmez illa ki krem sürmemiz gerekiyor ama nasıl bir krem?
Seçmiş olacağınız krem 30 faktörün üzerinde olması. Normal güneş kremi yerine mineralli, doğal, kimyasal içermeyen güneş kremlerinden birisi olsun. Kremlerin marka marka içerikleri görebileceğiniz ewg adlı amerikan kozmetik denetleme sitesi mevcut. Bırakın kremi kozmetik ne alırsanız buraya http://www.ewg.org/skindeep/search.php?query=baby+sun+screen&h=Search bakmadan satın almayın.

Ben bunları araştıramam varmı ürün tavsiyesi diyenlere de tabi ki tavsiyemiz var:)
Trukid yada badgerin bebekler için olan güneş kremlerini gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. İki kremde mineralli kremdir ve içeriğinde bebeğinizin cildine zararlı hiç bir kimyasal yoktur.

Kalın sağlıcakla...